30 Ekim 2010 Cumartesi

superdupertramp

      gece gündüz dinlediğim, beynime kazıdığım ayların ardından gördüğüm çok iç sıkıcı bir rüyanın fon müziği olmalarından mütevellit içimi nasıl soğuttularsa artık, uzuuuuun yıllardır bir kez bile dinle(ye)medim..nasıl olduysa nihayet birkaç gün öncesinde aniden fobimden kurtularak, yeniden keyifle dinlemeye başlayabildim veeeee...an(ı)larımızı saklayabilen en kalıcı papirüs müzik galiba...

işte hem sükunetin, hem huzurun ruhani tınısı:
(took a boat sunday, down by the sea
it just felt so nice, you and me
we didn't have a problem or a care, oh no
and all around was silence, everywhere

you are the reason i was born
be with you through all seasons
i'll always hear you when you call
we'll keep the love light shining
through each night and day
a lonely life behind me
oh what a change you've made

so down here on the ocean, we will stay
we will stay. we will stay.
went through a lot of changes
turned a lot of pages
when i took a boat on sunday

to know you as i know you now
that is all i need
and we will get along somehow
if we both believe...)

 klasiklerin klasiği:

hodgson klavyede neşeyle döktürürken:

churchill'in eşliğinde:

sözün bittiği yer:

29 Ekim 2010 Cuma

motW'imin halleri (...snowfall beautifies humanity...)

      (o soğuk, hemen hiçbiri başladığı gibi gitmeyen/bitmeyen şarkılarıyla önce bi kasar motW, kafa karıştırır.."ortaya karışık" bir tat verir..uzaklaştırır hatta kendinden..zamanla taşları yerine oturur, detaylar çözüldükçe nasıl dantel gibi işlenmiş olduklarının farkına varılır, hayranlıktan hayranlığa koşturur..ne yazık ki minimalist değildir, "catchy" bi tarafı da yoktur, geniş bir kulak kitlesine hitap edemez..ettiğine de tam eder..o epi topu 3 yıllanmış, 1 de taze albüm, ölene dek keşfede keşfede dinlenecek şaheserlere dönüşür..ya da bi tek bana öyle oluyordur, ne biliiim...
      kısadan: "metal müzik yapıyolar abicim işte yeaa" deyip de geçeni oyarım)

yalın hali:

-i hali:

-e hali:

-de hali:

-den hali:

-mmmm hali:

-zzzz hali:

-şşşş hali:

-ohhh hali:

17 Ekim 2010 Pazar

"baartma beni!" dedim de...

      buradan da aklıma başka bir güzellik geldi..şu düşüncelerin uçuşup uçuşup, oraya buraya konuvermesi de güzel şey canııım:

(...kadınların aramızda yeri var
diana mı? o da gelsin
onun da elbet aramızda yeri var...

...ne demiştik?
bağlanacaktır
kadın bağlanacaktır
örtülecektir
kadın ana demektir
ikisi bir arada
ayrıca ilavemiz bir hyundai marka otomobil
6 vitesli ve
şampiyonların otomobili

böyle de yürünmez ki canım!...)

baartma beni!

      daha demin fringe'in walter'ı head over heels'i mırıldanıp dururken aklıma geldiler de, sevgiyle yad ettim bir kez daha..sağolsun frinc'ciler..
      hasbelkader bu blogu okuyanların büyük çoğunluğunun henüz doğmadığı ya da çoluk çocuk olduğu yıllardan..müzikle yatıp, müzikle kalkan tıfıl bir tiineycır olduğum yıllardan (sanki şimdi farklıyım da!)..
      listeleri nasıl da alt üst ederlerdi o zamanlar bu tears for fears'çılar..kurt smith'e de aşıktık hattızatında..

13 Ekim 2010 Çarşamba

the gentlemen losers

      normalde centilmenlere hiç mi hiç katlanamayan ruhumu katlayan, şu muhteşem sisli/puslu/yağışlı/gıpgri günümü daha da muhteşem hale getirenler (myspace'lerinde de "softly spoken magic spells" demişler..yerimmm):

12 Ekim 2010 Salı

now it's like i said, that spirit, it's now dead...

şarkı: klasikleşmiş bir killer..

grup: kuzeyin bir başka hoş sadası olarak çoktaaaan tarihe karıştı...

sivert høyem: duyup ettiğim en çekici erkek vokallerinden her daim..allahtan o vidyokliplerindeki tıfıl oğlan görünümünden kafayı kazıtarak kurtuldu, büyüdü, sesine yaraşır bir tipe kavuştu..geç de olsa tebrik ettim buradan..aferin...

ve ne yazık ki son tv performansları (huzur içinde yatasın robert burås):
p.s.: son 20-30 sn. görmezden gelinecek..

younger brother

nasıl da kaçırmışım bugüne kadar bu minik kardeşi ben?

yalnız, böyle de lakaytmış bu pezevenkler:

11 Ekim 2010 Pazartesi

a whisper...ama in the noise...

bir dönem, arasına beynimi dürüp dürüp yediğim şarkı dilimleri...
kafa berraklığı minimum,
izolasyon maksimumken
dinlemek, dinlemek, dinlemek...tefekkür ve huşu içinde (abovv!) sıyırmak...
gulp...

10 Ekim 2010 Pazar

kortez dı kilır

      tekrar buraya yazacak mecalim yok; bir vakitler hakkında sözlükte şöööyle döşenmişim..iki versiyon ekleyeyim de dibine, anlam kazansın bari (ben neil amcanınkini daha bi seviyom):

9 Ekim 2010 Cumartesi

quadrophenia

      en sevdiğim konsept albümlerden biri..bööyle, birkaç tema var içinde, albümün orasında burasında tekrarlanıyor..şarkıların her biri muhteşem..ama konsept oluşunun da bi manası var tabii..oturdun mu, başından sonuna dinleyeceksin ki, tam bir doygunluğa ulaşasın..
      rock'ın rock olduğu, bugünün tohumlarının atıldığı ve birçok tohumun olgunlaşacak ürünün kendisinden bile daha şahane olduğu yıllar..müzikal olarak taptığım yıllar..özgür müziğin rüştünü ispat  ettiği yıllar..ucundan kıyısından da olsa yakalamış olup,  böylelikle devamını getirebilmiş olduğum için beni mutlu eden yıllar..
      o dönemleri seviyorum uleaynnnnn!

(konseptin içine ederek, birkaç şarkı koycam buraya..isteyen arar, bulur, tamamını dinler nasılsa..ben elçiyim sadece)

gayriromantik kadınları kafalamak için

      öyle adamı hasta eden gül mül, parfüm, bayık şiirler filan gibi dingil yollara sapmayın, kırılıp bükülmeyin..yok ille de gülcüyüm ben diyorsanız, bari böylesini yollayın..it works out..and it worked outtu yani (ilk -ve yüksek olasılıkla son- pempe arka planım da hayırlı olsun kendime) :

kam mer flim mer nım nım nım...

      bi kere isimlerinin hastasıyım..kulağıma öyle melodik geliyor ki..yazması bile ayrı keyif, bırak telaffuzu..ahhaha, bir de "kammerflimmer"in  "ventriküler fibrilasyon"a tekabül ettiğini öğrenince de pek hoşuma gitmişti çünkü o da gene telaffuzunu sevdiğim acayipliklerdendir..
      bütün bunların yanında müziklerinin manyaklığı da cabası..kulaksal  tuhaflıklarımın bir kısmısını gün yüzüne çıkaran adamlar işte..şenlikli adamlar, sıkı adamlar vesselam:
 

bir de, böyle böyle adamlar kendileri:


bu da ayrı bir hoşluk:

7 Ekim 2010 Perşembe

the bits between the bits

      durduk yere esti birden ve kendim kendime, "kendileriylen tanışmamızın 'hemen hemen' 20. yılı" şerefine tükkanıma ilk göz ağrım albümlerinden 1-2 ozric şeyttirmeyi uygun gördüm..ahan da şeyttiriyorum:

(bunun o havada kalan bitişine ilk dinleyişimde de hasta oldum, halen hastasıyam)

(buysa, bildiğin bizim karadeniz havaları)

(koh phangan'a, rahvan gitsin)

(ve perde iner)
 
        
      bu adamları da göre göre anca balans'ta görebildik ya! rezillik...allah sevdiğimiz her müzisyeni balans ve yeni melek garabetlerinden korusun..e hadi, taam, sevmediklerimizi de korusun...

günlerden bir gün roger, eric'e "gel, atışalım" demiş...

sonra da bir sürü adam hakkında ileri geri konuşsa da, benim için tamamı tapınmalık o muhteşem albümde ortaya mesela böyle insanı soluksuz bırakan ve itiraf etmeli ki (ehemm) gayet "hot" bir eser çıkmış..devrim devrimdir netcede..;)

6 Ekim 2010 Çarşamba

şahane-i elektronika

her reddediş böyle olsun, gerisini boşverdim:

bi de okul yıllarına dönmek var en okkalısından:

5 Ekim 2010 Salı

gadspiid yu! blek emperır: allah'ın inayeti üzerinize olsun...

      heyt be! youtube haricinde bir yerde nadide bir gy!be videosu buldum! sanıyordum ki başka yerde olmaz..youtube live videolarının yarısını da ben yükledimdi zaten..hahhahaa! yok, kendim kaydetmedim canıııım..daha önceden kaydetmiş bi cennetlik vatandaşın kayıtlarını hard diskime, flaş diskime, siidii'lerime, bilumum depo yerlerime saklamıştım "yangında ilk kurtarılacaklar" olarak..bi bildiğim varmış meğer ki; cennetliğimiz bir süre sonra youtube'dan kaldırdı videoları ne hikmetse..e mecburen vatanı-milleti temsilen, benim cinsimden olan bir avuç insan için ben tekrardan yükleyiverdimdi..
      ama gayet azimliyim; bu aralık'ta innnnşallah taptaze ve kendi elceezimle kaydedeceğim gy!be live videolarının da prömiyerini yapacağım blogumda allaan izniylen..rica ederim, lafı mı olur? ;) 
      (gel aralık artık, geeel, geeeeell, geeeeeeellll..yetti canıma!)