4 Ağustos 2011 Perşembe

the anatomy of melancholy

3 Haziran 2011 Cuma

*shels ruulz netekim

bir albümü aylarca, yıllarca bekleyip de, sonunda karşına çıkan şeyin bırak hayal kırıklığı yaratmayı, evveliyatı katlayarak, ağlatacak derecede ihtişamlı ve güzel olması hissi = plains of the purple buffalo

henüz 3 şarkıyla ağzıma sıçtılar..albümün gerisi bok gibi çıksa ne yazar? hayvanlar...

histediysem sebebi vaaa...mış valla...

zaten çok severdim, şimdi daha da çok seviyorum..bu şarkılar canlı canlı bambaşka bir havaya bürünüyormuş, hiç beklemediğim şekilde..şarkıları canlı performansa bu kadar yakışan çok az grup/müzisyen izledim..ve gerçekten hiç ummuyordum bu kadarını..sahnede "entertainers" bekleyen, atraksiyon isteyenler 1-2 bardak su içiversin artık..orada sadece müzik vardı..

daha önceleri asla interpol listemin başlarında yer almayan hands away ve lights tek kelimeyle uçurdu..say hello to the angels'ı bile seviyorum artıkın, heyyo...

türkülerde kıpırdanmadan durup, kayıt yapmak mümkün olmadığından, anca en sakin durabilceem bi tanesini anı olarak kaydedebildim ki, o da aha şudur:

hinterpol histerisi...histiyorum...

gelmez dedik, gelmezler dedik, gelmiyolar işte dedik...

geliyollaa...
geliyollaaaa...
geliyollaaaaaaaaa!

patrick bateman geliyo, hahhaha! allaan saykosu kılıklı...

tıfıl interpol'le giriş yapiim:






12 Mayıs 2011 Perşembe

ooour mooo theeer..shoooul daaa...

juuust naaamed youuu laaaai kaaa...
bir zamanlar maziye bak...
ve crown of love...
ve tunnels...daaram dam dam dam dam...içimi burkuşturan...niye böyle acayip türkülerde gözlerim dolar benim yav?!

hemi de if you want something, don't ask for nothing...
ben bunları yiringg ki...

16 Şubat 2011 Çarşamba

dörtyüzkırkdört filan...

black phoenix'lerin en crippled'ından geliyooooo (hissiyatlı mı hissiyatlı, yoğun mu yoğun, içli mi içli) :

bu arada bayılıyorum bunların böyle minicik minicik kulüplerde çalmalarına..ne mutluyum ki, ben de böyle bir ortamda onları izlemiş, dinlemiştim hayatımın o en unutulmaz ve anlamlı gecelerinden birinde..hoş, büyük mekanlarda çalsalar kaç kişi gider onları dinlemeye, o da ayrı konu amma biz onları böyle sevdik, böyle bağrımıza bastık..asla gremi mremi almasınlar, arkeyd fayr gibi sevindirik olmasınlar, böyle kıyı kıyı gitsinler ama -nasıl yaparlarsa artık, orasını bilmem- daha da çok insana ulaşsınlar, dinlensinler iiiinşallah...













29 Ocak 2011 Cumartesi

farklı bir lezzet..hem de maykıl ceksın oricinli !

pek fiyakalı, haddinden fazla artistik bi vidyokliple:

2 Ocak 2011 Pazar

o 3 (ÜÇ) gün...hayatın anlamı bu mu yoksa?

      ilk gün, olayın gerçeküstülüğünün, sarhoşluğunun aptallaştırdığı ruh ve beden halimle pek bi şey kaydedemedim..kendimi çimdiklemekle meşguldüm sanırım 2 saatlik ziyafet boyunca ama onu bile tam hatırlayamıyorum..bunca sene sonraki ilk konser akşamlarında, içeri girememe ihtimalim büyük olan salona (evet, dışarıda kalan çok insan oldu) bir arbede sonucu kapağı attığım anda zaten başlamış ve hem de storm'u çalıyor olduklarını duyunca, başka ne halde olmam beklenebilirdi ki ? ama sonraki 2 gün artık daha deneyimliydim ve sırf o anları kendim için ölümsüzleştirmek adına telefonumun ses kaydını konserler boyunca açık tuttum..döndüm döneli hala o kayıtlarımı dinliyorum, hala sıkılamadım ve korkarım bu ilahi müzik bana kafayı yedirtecek hepten..yok be, korkmuyorum da aslında..ne korkacam? arpam benim...yerim seni ! :))
      ilk günün kaydını birileri archive.org'a koymuş sağolsun
(http://www.archive.org/details/gybe2010-12-03.dpa4061.flac16)..benim mütevazı ve kalitesiz, ancak olay hakkında yeterli fikri veren diğer kayıtlarımı da, sevgili blogumcuma yeni yıl hediyesi olarak ekliyorum..world police'in soluk kesen, "bundan öte gitmez bu notalar artık" derken oktavları devirmeye devam eden finali (static'in son kısmısı olur kendisi) ve biricik "she dreamt she was a bulldozer..."ımı ise en subjektif halimle, daha bir iftiharla sunarım:

04/12/2010 :


05/12/2010 (hemen sahne önünden, dave bryant 3-4 metre, mike moya ve efrim ise 6-7 metre ötemdeyken kaydettiğimdendir ki, biraz daha iyi bu günküler):